AYNAYA DAİR


Hiç düşündünüz mü, ayna olmasaydı ne olurdu? “Öyle şey mi olurdu canım.” diye düşünebilirsiniz. Gerçekten de İslam inancına göre insanın yaratılış sebebi Allah’ın aşk-ı zâtı sebebiyle kendini görmek, göstermek istemesidir. İnsan nasıl kendini görmek için aynaya bakarsa, Allah da kendi güzelliğini temaşa için ayna hükmünde olan âlemi ve onun en değerli varlığı olan insanı yaratmıştır:
“Ben gizli bir hazine idim, bilinmeyi istedim ve âlemi yarattım.”

Aklıevvellere ilk ayna fikrini su yüzeyleri vermiştir. Şimdilerde kullandığımız cam aynalar ise ilk defa XIV. yy.da Venedik’te yapılmıştır.

Aynayla ilgili şiirler yazdık; isimler koyduk, Aynalıçarşı, Aynalıkavak; deyimler icat ettik, kendini dev aynasında görmek… Dünyanın dönüşüne âyine-i devran(dönen ayna) dedik, hâtıra kitaplarımıza mir’at-ı hakikât ( gerçeğin aynası) dedik ve şeş cihetten bütün dünyayı gösteren tılsımlı aynaya da âyine-i İskender adını verdik.

Güzeller aynaya bakarak güzelliklerinin farkına varırlar, ona bakarak süslenirler. Hatta güzellere yüzlerini seyretmeleri için ayna hediye edilir? İşte Mevlana’dan bir hikaye:
Hz. Yusuf’un bir arkadaşı yoldan gelir. Hz. Yusuf sorar:” Bana ne hediye getirdin?” Arkadaşı cevap verir:”Sende olmayan ne var ki? Senin neye ihtiyacın olabilir? Ama senden daha güzel birisi olmadığından; yüzünü seyretmen için sana bir ayna getirdim.”

İnsan güzelliğini aynada seyredecek, bu doğrudur. Peki, gönlünü nasıl seyredecek? Ziya Paşa’ya katılmamak ne mümkün?
Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde

Ayna ile ilgili birçok inanışı olan bir milletiz. İşte bunlardan birkaçı:
—Yeni ölen kişinin ağzına ayna koyarlarmış. Eğer kişi hala canlı ise ayna buğulanırmış.
—Papağanlara konuşma öğretilirken karşılarına büyük bir ayna konur ve aynanın arkasından konuşulurmuş. Böylece papağan konuşanın, aynadan görmüş olduğu hemcinsi sanarak onu taklide başlarmış.
—Büyücüler aynaya bakarak kehanette bulunurlarmış.

Aynanı bir yüzü siyahtır. Dolayısıyla ayna ikiyüzlüdür, yani hep insanı aldatır. Gerçekten de aynada gördüğümüz, aslı olmayan bir şeyin hayal misali ortaya çıkması değil midir? Ve aynada ortaya çıkan eşya bir gölgeden ibarettir. Cahit Sıtkı bile yıllarca dost bildiği aynalara bakın nasıl sitem ediyor:

Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var;
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz
Ya gözler altındaki mor halkalar…
Neden böyle düşman görünürsünüz
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Anlatıldığına göre İskender, büyük bir ayna yaptırmış ve yüksek bir yere koymuş. Oraya gelmekte olan gemiler bu ayna sayesinde bir aylık mesafede iken görülüyormuş. Eğer gelen gemiler düşman gemisiyse aynadan güneş ışığı yansıtılarak yakılıyormuş. Aynanın iki yüzü de gösterirmiş. Arka yüzüne yalancılar baktığı zaman görüntü vermezmiş. Çünkü arka yüzü yalancıların görüntüsünü kabul etmezmiş. Tam da yalancıların ve ikiyüzlü riyakârların cirit attığı bir dönemde böyle bir aynaya ne kadar da ihtiyacımız var değil mi? Şimdi aynalar çoğaldı. O eski aynaların feri yok artık. Çünkü kâinatın her zerresinde Hakk’ı görmek mümkünken ne onu görebilecek ayna ne de göz kaldı. Oysa evimizin duvarındaki levha öyle demiyor:

Bir âyinedir bu alem, her şey Hak ile kaim
Mir’at-ı Muhammed’den Allah görünür dâim
Yılmaz Kısa
Edebiyat Öğretmeni

Hiç yorum yok: